Salı, Şubat 05, 2008

Akışkanlar Mekaniği ve Ofis Korelasyonu

Sayın ahali!

Belki biliniyordur, hatta traflarınızdan da pek bir profesyonelce uygulanıyordur, ve de belki ben "Bakın, bakın ne keşfettim!!!" ruh haline girdiğimden biraz algı sorunu yaşadığımdan dolayıdır ki biliyorsanız bu yazıyı konuyu bilmiyormuş gibi okuyunuz.

Yasal uyarının ardından başlamayı borç bilirim kendime. Son eserimde de bahsettiğim üzere geçtiğimiz haftalar içinde aldığım bir karar gereği ofiste rahat saatler, günler geçirerek, hatta uzun bir aradan sonra ilk defa iş olmadığından ötürü sıkılma eylemini gerçeğe dökmeyi başarmıştım. Bu kendimce faideli yolu siz yoldaşlarla da paylaşmayı borç bildim kendime.

Akışkanlar mekaniğini kendime feyz alarak, önce sıvı dinamikleri üstünde çalışarak tüm teoriyi pozitif müspet ilme dayandırıp, arkama kapı gibi fiziği alarak sırtımın yere gelmeyeceğini garanti etmek suretiyle "zeytinyağı" olmaya karar verdim çalışma hayatımda.

1,5 seneyi geçen tecrübelerim ve aynı vurdumduymaz yönetici sıfatı ile tepemde olup, gelen kutuları içinde bir e-posta bile bulmaktan aciz olan bir ekiple de geçen 8 aydan sonra zeytinyağı olmanın çok geç alınmış bir karar olduğunu da test ederek onaylamış bulunmaktayım. Sürekli doğru olmasa da geçen zaman içinde kazandığım öngörülerim, görsel algı, hitabet ve bilimum konu ile ilişki dahilinde olan pazarlama operasyonları içine kişisel tecrübelerimi de katarak naçizane tashih isteklerim bu geçen 8 ayın içinde sürekli göz ardı edilip tam da tersi yapılınca ve sonuçta -sürekli olmasa da- benim ya da bizim ekibin öngörüleri doğru çıkınca ve bunlardan sonra yönetici tayfasının "E bu neden başarısız oldu!" şeklindeki sersenişleri ve rapor isteklerinin yarattığı kıyım, yıkım ve bilimum duygudan hepimiz haberdarız. Bu aşamada akışkanlar mekaniği hayatımı kurtardı direk!

Uykusuz geçen 2 gün ve yoğun stres altında, "Yeminimi bozdum üleennnn!" haykırışıyla br anda zeytinyağına dönüşmek suretiyle sorgulayan ve yorum yapan insan kimliğimden çıkarak, kabul eden ve işleme koyan kişi saflarına ışık hızının bilmem kaç katı bir geçiş yaptım. Tahmin ettiğiniz üzere yoğunluk farklılığından da olsa gerek sürekli üste çıkmanın bir yolunu bularak bundan sonra gelen "E bu neden başarısız oldu!" lara karşın "Sizin dediğinizi yaptım." cevabı ile o ne idüğü belirsiz karışım içinde bir anda tepeye oturmak ve sorumluluğu sevgili e-posta bulmaktan aciz, metin yazamayan metin yazarlarından oluşmuş ekibe atmak kişiyi ofis içinde salon kahkalarına gark ediyor adeta.

Boşuna sevilmemiş bu topraklarda bu güzide sıvı, ataların varmış bir bildiği. En kısa zamanda hepimize zeytinyağının alası olacağımız günler dileğiyle!!!

2 Comments:

Blogger eda kemal said...

en güzelini düşünmüş ve uygulamışsınız patrick'cim. gözkapvazyap şeklinde özetlemişlerdir atalarımız bu ilkeyi ve ne iyi etmişlerdir. (yani gözlerimi kaparım vazifemi yaparım :D)
müşterilerin düzelttiğimiz hataları tekrar eski -yanlış- haline döndürüp geri yolladığı zamanlarda ben de artık son çare olarak bu ilkeyi uygulamaktayım. bayılıyor muyum? tabii ki hayır. :( e naapalım? 'müşteri ööyle istiyor!' :S

2:56 ÖS  
Blogger patrick bateman said...

Zaten alışverişin önemli prensiplerindne hatta temel direklerinden birisi ne der? Müşteri her zaman haklıdır. Bu durumda gözkavazyap en güzel tavır!

9:44 ÖS  

Yorum Gönder

<< Home