Cuma, Eylül 22, 2006

ay aman öf bee

Sıkılıyorum sıkılıyorum sıkılıyorum sıkılıyorum çok sıkılıyorum hatta bunalıyorum.
İşler patinaj çekince neeefreeet ediyorum. Hayatta kreatif kaprisi diye bir şey var bir de müşteri kaprisi var, işte bu iki kaprisin arasına sıkışıp kalan ezilen büzülen bir de 'ben' varım. Müşteri temsilcisi demeye dilim varmadı çünkü o ben değilim, oysam bile daha bu işin hakkını verebilen kişi değilim ne adam çalıştırabiliyorum, ne istediğimi yaptırabiliyorum-ya da anlatabiliyorum- ne de gerektiği kadar politik olabiliyorum.

Mekansal sorunlar var, burda müşteri ile konuşup akabinde karşı masadaki çok sayın kreatif abiye durumu anlatmak zorunda kalıca olaylar o kadar direeeeeekt oluyorki ne evirebiliyor insan ne de çevirebiliyor. Eh ben zaten gıcık kapmışım o tarafa, bunu diğer tarafa söylemek bir dert söylememek başka dert, söyleyince rahatlıyorsun onlardan birisi oluyorsun ama bu kez de işi yaptıramıyorsun çünkü bu kez diğer taraf başlıyor, hep bu müşteri milletini-illetinimi- dinleyeceğiz demeye. Siz de bir müşteri idare edemiyorsunuz demeye, gel bebeğim sen idare et buyur burdan yak!!
Eh bazen haklı, bazen değil.
Konumuz bu mu peki, evet belki bu.

O yeşil puantiyeleri turuncu zemin üzerinde ben de beğenmemiştim, ama bunu karşı tarafta-kısaca müşteri- dile getirince siz de karşı tarafa kıl olunca durumu kişisel algılayıp-ki gayet doğal zira işi yapan sizsiniz nasıl algılayacaksınız- sırf inadına bir sürü tuhaf tuhaf renkte baloncuklar yapıp bana bu sinir olmuşluğu göndermek dışında bir alternatif bırakmayınca, kaba soğuk ve had bildirici mailler ile ben muhattap olmak durumunda kalıyorum.

Dahası saat 11 ve halen yoksunuz ortada, gelseniz de şu işi bitirseniz artık diyorum. Zira afakanlar üstüne afakanlar,ooof!!!

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home