Salı, Ocak 16, 2007

Neden, neden, neden????

Sıkkın ve de bıkmış bir halde gene oturuyorum ofisimde, biraz boş vakit bulmanın verdiği neşe ile...

Şiir tadında bir girişten sonra efendim naçizane dikkatlerinizi günümüz iş dünyasının önemli bir sorununa çekmek istiyorum. Ben kısaca "Neden..." faktörü diyorum kendisine zira bu "neden"den sonra gelen şirin "..." kümesi sonsuz sayıda dert ve tasa ile doldurulabiliyor bilindiği üzere. Ben bugün en basitinden sadece ve sadece "Neden işe girince herşeyden sorumlu acil durum kurtarma elemanına dönüşüyoruz?" sorusundan yola çıkmak istemekteyim.

Görüşmeye gidersiniz, vaadler gelir, gırgır şamata, olumlu duruş, ilt intiba tırı vırı, ondan sonra gelen bir telefon veya maille işe başlamış olduğunuz bildirilir size. Herşey daha güzel oalcak, param da cebimde şeklinde sevinmeler ve bu neşeyi izleyen ilk bir iki hafta veya aydan sonra bazı şeyler ters gitmeye başlar. İlk başlarda işyükünüz biraz artar, sonra görüşmede konuşmadığınız detaylar da size yıkılmaya başlanır, "aman canım elin hızlı yapıver.", "aman sende! diğer eleman tatilde işte bir ucundan da sen tut." vs vs vs şeklinde çoğaltılacak örneklerden sonra, kanserli hücre gibi tüm ofise dağılmış bulursunuz kendinizi. Tebrikler ilk aşamayı tamamladınız.

İlerlemek ve gelişmek hepimizin boynunun borcu ki sonradan alnımız açık bir şekilde "Değişerek geliştim." diyebilelim sayın çalışan zümre. Bu nedenledir ki, ofise yayılma aşamasından sonra gelen ikinci ve daha da önemli kısım ise, üzerinize vazife olmayan işlerin en başta görece yavaş daha sonra da mach 5 hızında üzerinize yığılmasıdır. Gerekçeleri arasında hala yeni eleman olmanız, veya ilk şamadaki el çabukluğunuzun destansı bir hal alması sonucu yaşayan efsane olarak adlandırılmanız da olabilir.

Şimdi geldik üçüncü ve son aşamaya. İlk iki etabı başarıyla tamamladıktan sonra bu seviyey gelmeniz ışık hızında olacaktır. İçinde bulunduğunuz durum vesilesiyle, ki diğerlerinin gözünde iş bitirici, eli çabuk ve her türlü şey elizden geldiği için bu aşamada, üstünüze vazife olmayan işlerin yanında, hakkında hiçbir fikriniz olmadığı işleri yapmanız için de sizden talip olmanız istenecektir. İşte ikilem de tam burada başlıyor.

- O alanda eğitim görmediğim bir işten bodozlama bir şekilde ve tamamen kulak dolgunluğuna dayalı gerçekliği sorgulanan bilgilerimle ben nasıl başarılı olurum?
- Hadi diyelim kör topal toparladım birşeyler, yukarıdaki sebeplerden ötürü bu sonuç bana ve uzun vadede şirkete ne sonuçlar getirir?
- Böyle temelsiz çalışmalara bel bağlamış olan bir kurumun güvenilirliği nedir?
- Ve en önemlisi neden, neden, neden her zaman birileri filika olmak zorundadır?

2 Comments:

Blogger polente said...

kolay bir yolu var, yavaşla!!
Her konuda fikrin olmasın, dinleyici konumunda ol.

Gerçi biraz geç olabilir ama gene de denemeye değer..

5:57 ÖS  
Blogger patrick bateman said...

benim için artık çok geç sizler kaçın kendinizi kurtarın :p

ama deneyeceğim yeter artık pilim bitti son 2 haftada...

11:05 ÖÖ  

Yorum Gönder

<< Home