Cuma, Ocak 12, 2007

neredeyim ben?? :S

Güzel sormuşsunuz azizim ama vallahi ben nerde olduğumu, ne olduğumu şaşırmış haldeyim hafta başından beri. Pazar akşamı hayatımın eksiksiz ve mükemmel olduğunu düşünürken tam, pazartesi akşamı hayatımın aslında perişan ve anlamsız olduğuna kanaat getirip, salı akşamı yeni bir umutla tekrar herşeyin aslında ne kadar mükemmel olduğunu düşünmeye başladım. Hem iş durumu, hem özel yaşam açısından çalkantılı bir hafta geçiriyorum. O uçta bu uca savrulmanın bedeli, geceleri düşünmekten ya da ağlamaktan yorgun düşülmesi neticesinde dalınan husursuz uykularla sarsılmış bir beden, her an ağlayıp gülebilecek hatta ikisini aynı anda yapmayı deneyebilecek bir ruh hali, sürekli kaçıp gitme isteği ve işe odaklanamama...

Bu ara iyice anlamsız buluyorum sabah 8:30-18:30 arası faaliyetlerimi. Bir insan niye çalışır? Tabi ki hayatını kazanmak için değil mi? Bağımsız olmak, kendi ayakları üzerinde durmaktır hedefleri. İş tatminini, sosyal hakları filan hepsi bi yana. Peki bunları yapamıyorsak ne işimiz var burda. Ben her sabah 7'de niye kalkıyorum? Akşama kadar türlü stres ve eziyete niye katlanıyorum? Eve dönünce niye hala ana-baba zırıltısına maruz kalıyorum? Uzayan, uzadıkça sevimsizleşen bu soru listesi, afakanlar getiriyor içime. Bakalım, atlatırız bunu da umarım.

En azından bir umut ışığı gözüküyor ufukta.

2 Comments:

Blogger patrick bateman said...

Edacım kemalim, canım, herşey çok güzel olacak üç vakte kadar güllük gülüistanlık olacak herşey demek isterdim aşıdı derecede ve de keşke bunların olması bu kadar da kolay olsa ki bu da ayrı bir çelişki ama neyse... Diyeceğim şu ki efendim, o ufukta gözüken umut ışığına doğru pupa yelken ilerlemek ve ne oluyorsa olsun hayatında veya etrafta böyle bir dönemde daha sonra zararı sana çıkacak olan karamsarlıa girmemen, yapılmasının çok zor olduğunu bilmeme rağmen söylüyorum bunu. Eğer yok illa olacak depresiflik karamsarlıksa da o zaman derecesini en alt seviyede tutmanın gerekli olduğunu hatırlatıyorum sloganım olduğu şekilde. Sabır diliyorum bir de en kısa sürede herşeyin rayına oturmasını, o çalkantların bir daha başlamamak üzere durulmasını da :)

3:24 ÖS  
Blogger polente said...

Mirim,

"Bir insan niye çalışır? Tabi ki hayatını kazanmak için değil mi? Bağımsız olmak, kendi ayakları üzerinde durmaktır hedefleri"

Sizden alıntıladım üst kısmı, iş bu blogun da tüm amacı, en büyük amacı, yegane derdi hep bu oldu. Bağımsız değilsek, kendi perdelerimizi çekemiyorsak sabah yataktan kalkınca, kendi su ısıtıcımızda kendi kahvemizin suyunu ısıtamıyorsak, elimizde kahvemiz, kendi koltuğumuza ilişip, kitaplarımızı (onlar genelde kendimizin oluyor) okuyamıyorsak, çalışmanın bir anlamı olmadığına inanıyorum ben de uzun zamandır.
Bundandır sürekli iş değiştirme çabalarım, daha iyisi için debelenmelerim, bir türlü ait olamayışlarım.

Bana kendi evimi, kendi cennetimi verecek işi istiyorum.

O cennete kavuşunca onun cehennet olduğunu anlarım belki, bu da olası elbette ama önce görmem gerek değil mi?

İç çekiş değil bütün bu yukarıda dizilen satırlar, yüreğimin içi daha iyi bir süredir. Bu yıl iyi geldi bana, daha da iyi olacak biliyorum.

Hepimiz için çok daha iyi olacak.

5:37 ÖS  

Yorum Gönder

<< Home