Perşembe, Temmuz 10, 2008

revizyonfobi

bir iş kaç kez revize edilebilir sizce? bizim müşterilerimize göre cevap sayısız kez! hatta baştan yazılır. 'falanca iş iptal, şunu yapalım' denir.
sanki işin zamanında sonuçlanmaması onların kararsızlıklarından ötürü değilmiş gibi, 'biz işe başlarken durum şuydu, ama napalım şimdi bu' denir.
ya da acayip fark yaratacak, hedef kitlenin beyninde şimşekler çaktıracak (!) değişikliklere gidilir: misal,'şimdi demesek de artık mı desek?'...
burda pavlov'un köpekleri varmış gibi elinde çan bekler gün boyu müşteri. çalsın çanı, gelsin yeni fikirler, revize işler.
üstelik brieflerin, fikirlerin sürekli değişmesi, sanki normalmiş gibi, yani tamamen normal bir süreç işliyormuş gibi yapılmıyor mu... 'en son değişiklik', 'valla billa son', 'çok küçük, minik, miniminnacık bir değişiklik cidden, revizyon bile sayılmaz' şeklinde gelen 'ekle ve çıkar'lar artık baş döndürüyor. işten soğutuyor, tiksindiriyor...
ya artık kopuyoruz iyice 'tamam yahu gözkapvazyap* durumuna geçelim' diyoruz, ya da istenen değişikliğin mantıksızlığını açıklama derdine düşüyoruz tüm umutsuzluğa rağmen 'ama, ama, amaa...' gerçi bu durumda da sonuç değişmiyor. 'siz de haklısınız ama müşteri bıdı bıdı diyor' deniyor. hoop yine göz-kap-vaz-yap modu...
her allahın günü aynı süreci baştan yaşamak... az sonra yine gelecekler ellerinde bitmeyen son(!) revizyonlarla ve ben biraz daha tiksinicem kendimden de işimden de... kaçıp gitmek istiycem, ama sadece istiycem, istediğimle kalıcam...

*gözlerimi kaparım vazifemi yaparım

3 Comments:

Blogger patrick bateman said...

Aynası revizyondur kişinin lafa bakılmaz...

Oldu mu bu? Olmadı bence ama maalesef aynı tas aynı hamam devam edecek o minik, miniminnacık, revizyon bile sayılmayan sonu gelmeyen "n" adetçik istekler doğrultusunda. Telefonda ya da yüzyüze kafa göz girmeyi öneriyorum sayın Eda Kemal, sürekli bir çözüm sağlamasa da en azından bir haftaya kadar yayılacak bir zaman içinde sakinlik, huzur, rahatlık gibi ofiste bulunması zor kavramlar size sunuluyor.

Ya da bu olmazsa "sallabaşlık" müessesesi ışık hızında yardımınızda. İşi savunmak, manrıksız olan tüm istek silsilelerinin aslında ne kadar yıpratıcı olmaya çalıştığını anlatmak vs vs vs gibi süreçlere son, dediğiniz gibi göz-kap-vaz-yap bu işleri çözüyor ama kuvvetli bir anti depresan gerekiyor yanında!

4:07 ÖS  
Blogger polente said...

Aaa ama mirim sizde, artık ve şimdi gibi iki mühim kelimenin farkı ile satın alıyor o hedef kitle insanları o mamulleri.Zaten siz yazarken mutlaka düşünmemişsinizdir orada hangisinin daha doğru olduğunu.

Biz bu duruma ayrıntılar içinde boğuşurken ana fikri kaçırma diyoruz, sonra da neden bu iş böyle saçma oldu oysa ki ne kadar da uğraşmıştık.

Benzer dertler, benzer tasalar.
Oyf

4:37 ÖS  
Blogger Stuck on Rewind said...

ya da acayip fark yaratacak, hedef kitlenin beyninde şimşekler çaktıracak (!) değişikliklere gidilir: misal,'şimdi demesek de artık mı desek?'..

hahahahahaha : ))))
nasıl anlıyorum seni kelimelerle tarif edemem üstelik işim kelimelerle tarif etmek

12:13 ÖÖ  

Yorum Gönder

<< Home