Cuma, Eylül 29, 2006

İşyerinde Kıskançlık...

 Nereden çıktı bu şimdi demeyin. Gereksizler yoğunlukta olmakla beraber, arada gene de yapılması luzümlu olan bir ton safsatanın arasında yeni haftaya alışma ve de cumaya hazırlık döneminde olduğumuz şu günlerde bu konuya parmak basmak istedim.. evet konu nedir "İşyerinde kıskançlık"

Aman nesi var bunun zaten aşikardır olan şeydir bu, heryerde olur, son gelen çaylaktır adapte olması zaman alır, diğerlerinin d eonu kabul etmesi, vs vs vs gibi pek çok mantıklı yorumun çok sevgili nev-i şahsına münhasır bir kişilik gösteren iş yeri ortamımda, tecrübelerime dayanarak test ettim ve de akabinde onayladım ki, kıskançlık milletin kanına işlemiş.

İlk işe başladığım günlerde ben de düşünmemiş değildim bu pek naif, "ah canım zaten ben yeniyim, benim adaptasyonum onların da kabul etme süreçleri zaman alacak tabi ki..." şeklindeki yaklaşımları fakat 3. ayı bitirip 4. aya başladığımız şu zamanda bile, baştan beri düzenli olarak benimle ilişkilerini sürdüren idari kadrodan başka, masamdaki sevgili ve arkadaş resimleri gördükten sonra acı gerçeği anlayan ve de bana karşı olan tutumunu bir anda bilmem kaç milyon derece değşitiren sekreterden başka kimsenin yakınlaşma çabası olmaması, buna rağmen sabah giriş, akşam çıkış ve de yemek aralarında verdiğim tüm selamların güme gitmesi, sürekli süzen bakışlar, etraftayken alçalan sesler ve daha diğer unsurlar sayesinde bizdeki kıskançlık katsayısının temel tahammül sınılarını çoktan aştığını anlamış bulunmaktayım.

Tüm şirket içinde gayetlen de ezik bir pozisyonum olmasına rağmen, yeni mezun olmuş hatta mezun olmadan işe başlayıp mekanı kapatmış olmamın bu haset katsayısının artışına geometrik mi aritmetik mi katkı sağlayabildiğini hala çözebilmiş değilim.

işimi yap, işini yapayım felsefesi mi daha yerinde olur yoksa ne olursa olsun belirsiz bir süre beraberiz, iki kelam edelim yaklaşımı mı daha yerinde olur diye düşünüyorum sürekli ama gönlüm sürekli ilk şıktan yana, zira gün be gün naif tarafımı kaybediyorum çok sevgili iş arkadaşlarıma karşı.

4 Comments:

Blogger polente said...

aa bu çok saçma ve kötü bir durum ama, evet ilk günlerde bir tanışalım bakalım ne olacak sevecek miyiz birbirimizi durumu olur ama sonrası çok iç karartıcı gerçekten.

Kolay gelsin

4:50 ÖS  
Blogger patrick bateman said...

yok benimkiler tamamen yoldan çıkmışlar, geri dönüşü yok bunun ancak mecbur kalınca o da birbirimize işimiz düşünce konuşuyoruz. derdim de değil şu aralar :) kapatıyorum kapımı ohh ne gelen var ne giden :) okuyorum, yazıyorum :)ücret alınan tatil gibi düşünmeye çalışıyorum biraz rahatlık sağlasın diye ;)

10:04 ÖÖ  
Blogger eda kemal said...

hımm eh en azından kendine ait bir odan var, kapıyı kapatıp kafanı dinleyebilirsin. :o) açık ofis olsa, konuşmasan da yüzlerini görmek zorunda kalacaktın bu insanların ki bu da durumu senin için daha da zor hale getirecekti... aynı odada olduğun bir insanla geçinememenin ne olduğunu bilirim. (:( kabus ayol kabus :S)

10:12 ÖÖ  
Blogger patrick bateman said...

aman kimsenin başına gelmesin o durum...düşünmek bile istemiyorum zaten aynı odada geçinemediğim birisiyle olmayı günde bilmemkaç saat zorunlu olarak. gizli anlaşmamız gereği zaten kimse kimsenin alanına işi olmadığı zaman girmiyor ;)

12:23 ÖS  

Yorum Gönder

<< Home