Çarşamba, Eylül 27, 2006

sevgi, aşk, meşk, vs....

 "yanımda birisi olsa daha da kolay devam ederdim." felsefesi kafama oturduğundan beri, ya da amiyane tabirle aklım fikrim bu işlere erdiğinden beri; sürekli olarak kendiyle çelişen, ve de hatalarından ders alamayan birisi olarak diyorum ki; aşk, meşki sevgi ya da saygı kurumlarına, oluşumlarına ya da neyse neler onlara karşı her seferinde dolu dizgin, aptal cesaretiyle yaklaşmak yormaya başladı artık.

bir çift gülen göze, ve de beraber geçirilen bir iki saatten sonra direkman bahsi geçen kişi hakkında inanılmaz iyi düşüncelere sahip olan, ve de nerede dertli, depresif ya da çözmesi çok güç sorunları olan birisine aşık olmaya meyilli olmam da sanırım herşeyin üzerine tuz biber ekiyor.

klasik soru burada da her zaman olduğu gibi vuku buluyor gene, neden her zaman her istediğimizi alamıyoruz. beni sevenleri ben sevmedim, sevdiklerim de beni sevemedi, ya da sevdiklerini sandılar ama olmadı, ya da hiçbir şey sanmadılar ama sanmış gibi yaptılar.

Tüm eş dost, arkadaş ve de kısa bir süre öncesinde kulübe katılan anne tarafından alınan tüm ayarlara ve de ikazlara rağmen hala körü körüne burnunun dikine gidiyor olmak da ayrı bir konu hatta tez konusu sanırım. Tüm başlangıçlar öncesinde "Oğlum bu sefer hemen yeklenleri suya indirmek yok!", "Yavaş, yavaş, yavaşş ulan yavaşşşşş!!!!!!!", vs vs vs gibi tonla kendi kendine yapıan ikazlara rağmen, çok kısa bir süre içinde resmen kedi gibi sırnaşıp, miyavlayarak "ama ama ama öyle işte.... çok iyi...." demek belirli bir süre için iyi hissettirse dahi, 7. ayını devirmeye hazırlandığımız bekleme maratonundan, nasıl bir sonuçla ayrılacağımız dahi belli olmadan, hala bu kadar gözü kara ve de aptal cesaretiyle balıklama içine dalmak ve de birşeyler yapmaya çalışmak, çaba göstermek ya da göstermeye çalışmak mı daha iyi, yoksa aman olsun bu kadar yaşadığın güzel günlere say, "hmm bak bu da gülümsedi, evet evet hissediyorum çok iyi birisi...." diyerek yeniden başlamak mı?

2 Comments:

Blogger eda kemal said...

pek güzel bir noktaya parmak basmışsınız ayağınızın tozuyla azizim. çalışmanın en yorucusu -ve nafilesi- bu 'aşk, meşk' için çalışmak sanırım. hep demezler mi 'aramakla olmaz, o seni en ummadık zamanda buluverir' diye... o yüzden çalışmamak, amma velakin oluruna bırakmak en iyisi...

hem bir işte çalışmazsan parasızlık dolayısyla açlıktan ölmen muhtemel, yani kaçış yok ama ne de olsa aşksızlıktan ölen olmamış şimdiye kadar. en azından ben görmedim. üstelik çalışırsan -istisnai durumlar hariç- paranı alacağın kesin, mamafih aşk için çalışınca aşka sahip olman garanti mi? HAYIRRRRR!!!!

ama gene de bu ultra mantıklı açıklama bu uğurda çalışmaktan geri koymaya yeter mi beni ya da başka bir arkadaşı? TABİİ Kİ HAYIRRRR!!!! ;) :D

4:29 ÖS  
Blogger patrick bateman said...

çok teşekkürler efendim yorumunuz için. o kadar uğraştırdım herkesleri sağolunuz varolunuz :)
valla o mantıklı yorum maalesef işlemeyecek yazdığı gibi, bu alanda sürekli çalışmış, çalışmış olan ben en azından kendim için bunu bilir söylerim :)
en kısa zamanda çabasızca gelip de arayan aramayan herkesi bulması dileğiyle :D

5:04 ÖS  

Yorum Gönder

<< Home