Çarşamba, Ekim 04, 2006

İşyeri salakları ve ellerindeki güç korelasyonu

Muzdaribim.
Şu günlerde ismi lazım olmayan bir müşterimin aralıklarla yetki verilen bir temsilcisine -neyseki aralıklarla- minik tabiri ile sinir oluyorum.
Kadıncağız insani değerler açısından bakacak olursak iyi bir tip, samimiyet düzeyi yüksek seyreden bir ilişkimiz var. Ivır zıvır konularda da danışılabilir biri. Sorun kendisine ıvır zıvır işler dışında önem düzeyi bir-az-cık daha artan işlerle ilgilenmesi söylendiğinde başlıyor.

Bu normal fakat zeka, algı ve görsel beğeni düzeyi aşağılarda kalan bayan, ne zamanki eline aslen onun değil de pazarlama müdürünün ilgilenmesi gereken bir sorun geçiyor, önce eli ayağına dolanıyor sonra da başlıyor bir kendini kanıtlama savaşına, olur ki ufacık bir eksiklik olsun gönderdiğiniz işte ilk tepki , ben her şeyi bilirim ama siz hep bunu yapıyorsunuz ses tonunu takınıp "siz ama bunu ve bunu unutmuşsunuz" şeklinde paylamak oluyor.

Anladığını sandığı şeyi, tamamen arka cenahından anladığını anlatmaya kalktığınızda da bu modellerde tipik olduğu üzere önce kişisel algılayıp - gülüm işten bahsediyoruz, hani ortaklaşa yürüttüğümüz iş var ya, ne senin ne de benim çıkarlarımızın dışında olan- akabinde de benden gelen cevabı duyar duymaz -ne dediğim fark etmeksizin-bu söylediklerim benim değil ama bilmemne hanımın fikri diyerek oluşan sorununun -bazen saçma bazen anlamalı- oluşum sebebini hemen üstlerine atıyor.

Tamam anladım, ama benim için bu konuyu senin ya da üstünün dile getirmesi fark etmiyor ki dahası sonucu değiştirmiyor ki, gel gör ki bunu bu arkadaşa anlatmak pek olası değil.

Yapılan işin önemi arttıkça ve yapılan işte bir hata yakaladıkça ses tonu, tavır, kararsızlık, söylenme ve aslında kısaca 'kabalık' diyebileceğimiz bir ivmede artış yaşanıyor.

Birilerinin kendisine yetki sahibi olmanın böyle bir şey olmadığını hatırlatması lazım ama anlar mı orası şüpheli!

2 Comments:

Blogger patrick bateman said...

neden acaba her alanda avazları çıktığı kadar profesyonelliklerini vurgulayan ve de bununla şişinen insanlar, kişisel olmayan ve de yapıcı yanı ağır basan hatta böyle durumlarda ortak çıkarlara hizmet edecek olan eleştiri ya da değişiklikler karşısında bu tutumu takınıyor anlayabilmiş değilim...

12:27 ÖS  
Blogger eda kemal said...

ah canım ah sizin takımın (müşteri takımı) makus talihi de böyle malesef... en sonunda bu kişilerin kurallarıyla oynamaya başlayıp oyunu, ilk fırsatta karşı tarafın yakalayabildiğin bir hatasını yüzüne vurup ordan pay çıkarmak kendine. sonra sıra tekrar diğer tarafa geçiyor ve böyle sürüp gidiyor oyun. ta ki karşı taraf aslında ortak bir işin tarafları olmanın 'karşı karşıya' olmak olmadığını anlayana dek. o zaman ne zaman oluyor ben de bilmiyorum. çoğunlukla hiçbir zaman sanırım...

1:56 ÖS  

Yorum Gönder

<< Home