Salı, Ekim 17, 2006

Bildiniz, maydanoz!

Nicedir uğrayamamıştım, hayatımdan soon derece memnunum , her şey pür-u pak gidiyor diyeceğimi sanıyorsanız. cıkcıkcık.
Ne gezer, aksine gün geçtikçe daha sevimsiz bir tip olup çıkacağım. Her geçen gün artan sinir olma ivmem sonucu ya bir gün "eeh yeter be" diye ya çekip gideceğim ki bu planlamakta olduğum aktiviteler ve onlara kusmam gereken dövizler göz önüne alınınca oldukça olanaksız görünüyor, diğeri de şu an olduğu üzere her gün "ama ne alakası var, o benim işim değil" dedikten ve sinir olduktan takriben 20 dakika sonra o aptal işi yapmaya devam edeceğim.

Sorunum şu, benden daha az bilgi sahibi ya da konu ile alakasız bir tipin bana akıl vermesine ve ukalalık etmesine katlanamıyorum. Ama ne yazıkki patronluk böyle bir müessese!

Sorarım size sayın okuyucular, bir insan aynı zamanda nasıl hem müşteri direktörü, hem yazar, hem editör, hem de kreatif olur. Cevap veriyorum a) maydanoz olur. b) patron olur.

Hayır kompleksli falan değilim, aksine benden zeki ya da en az benim kadar zeki, ya da normal zekalı ama konusuna hakim, vizyonu geniş birisini dinlemekten ve ondan bir şeyler öğrenmekten fazlası ile memnuniyet duyarım. Arkadaşlarımla neden görüşüyorum?
Eleştiri kaldırırım, kendimi eleştiririm, öğrenmeye açığım ve eşek gibi de çalışabilirim. Ama
tüm bunları hiç hak etmeyen birisi içn yapıyor olmaktan neeefreet ediyorum!

Halimiz son günlerde şu, o pası atıyor, ben tutup taca atıyorum. Duymamazlıktan geliyorum, kaale almıyorum, işime bakıyorum ama nereye kadar soru bu?
Dersinize çalışıp da gelin, yazılı yoklama yapacağım.

1 Comments:

Blogger eda kemal said...

Tam tersi azizim, göremeyince buralarda meraklandık acaba işler artık 'yazmicem üleyn' dedirtecek denli sarpa mı sardı diye düşünür olduk. Lakin görüyorum ki siz çözümü bulmuş ve de 3'lü halde formüle etmişsiniz: 1. Duymamazlıktan gel, 2. Kaale alma 3. İşine bak. :o) Çoğu -yani patron/direktör statüsüne sahip olmayan- çalışanın yaptığı/yapmak zorunda bırakıldığı bu maalesef. Kimi zaman 'Nereye kadar?' diyerek, kimi zaman 'Dur birkaç zaman idare et' kimi zaman da 'Gittiği yere kadar' prensibiyle devam ediyoruz iş yaşamımıza bakalım nereye kadar... Bilmiyorum şu an nasıl hissediyorsunuz ama genellikle eve gitmek yemek içmek, yatmak kalkmak sonrasında işe gelindiğinde daha sabırlı ve tahammüllü hissediyor insan kendini. Umarım öyle olmuştur. Bol sabırlar efenim. :o)

9:44 ÖÖ  

Yorum Gönder

<< Home