Salı, Ekim 17, 2006

Tacizlerin hastasıyım, ofisin yıldızıyım...

Neden günlük hayatta yaşadığımız ve de sakındığımız herşey iş hayatına da bir şekilde kendi kendisini dahil ettirmek zorundaki? Sakınılan göze çöp batar meğerse ne kadar da doğru bir deyişmiş.

İçinde bulunulan ilişki durumuna ters orantılı gelişen ve de değişen gözde olma durumundan muzdaripliğim sonunda özel yaşamımdan iş hayatıma da taşınmış olmakta son haftalar içinde. Kıskançlıklarından muzdarip olduğum değerli ofisdaşlarım sonunda çileden çıkartıcı başka bir yolu daha keşfederek, hergün neş'e içinde kendimi kollarına attığım şirkete giriş çıkışlarımı daha da bir güzel hale getirmek için ellerinden gelenleri yapmaya başiladılar, tüm sektöre hayırlı uğurlu olsun.

Sürekli olarak ya da yanlış şekilde kabul edildiği üzere genelleme yaparak kadınların şikayetçi olmalarını beklediğimiz bu durum karşısında an itibarıyla isyan bayrağını çekmiş birisi olarak şikayetlerimi dile getirmeye karar vermiş bulunmaktayım. Zaten anlamsızlığın her daim kol gezdiği bu çalışma hayatında neden bir de böyle saçmalıklarla uğraşmak zorunda kalınıdlığı da tamamen ayrı bir çelişki kanımca. İş dışında böyle tutumlarla karşılaşmak göğüslemek açısından daha kolay olması vesilesiyle kafaya takılmadığından, bunun tam tersi her gün aynı mekanda saatler harcağınız çağrı merkezi operatörleri, odaya zart zurt dalan ve de "Benim de şu sorunum var!!!!" diyen sevgili sekreterimiz -devlet hastanesinde mütehassıs olsam eşiğim bu kadar aşınmazdı- ve de bunun üstüne ölüm vuruşu yapan tacizkar maillerin sahibi müşteri temsilcisi triosu sayesinde hergünüm birbirinden daha da şenlikli geçiyor.

Ne yapmam lazım masaya sevgili resmi koydul olmadı, o da yetmedi bilimum arkadaşların resmini, hani olurda sevgiliyi yakıştıramadı, onlardan birisiyle ilişkilendirsin yok ona da tık yok, yemek aralarında mahşerin 4 atlısından kaçamadığım zaman laf arasına sıkıştırdığım "Heyoo heyoo, bilmemkaç gün kaldı gelmesine!!!" şeklindeki geri sayım ayarındaki günlük diyaloglarımız da fayda etmedi. Ne yapayım yani, kapıya poster mi asayımi ya da t-shirt giysem o da olmadı kartvizit bastırıp dağıtsam tüm ortama, "Bıdı, bıdı şirketi, bilmemne pozisyonu, sevgilisi var, taciz istemiyor!!!" şeklinde acaba faydası olur mu çılgınlaşmış ofis ahalisini durdurmak için.

7 Comments:

Blogger eda kemal said...

aaa sevgilisi var diye yazmanla dururlar mı sanıyorsun? hem 4'e kadar yolu var biliyorsun. ;) hem 4'ün 1'i benimle rezerve unutma :P

12:00 ÖS  
Blogger patrick bateman said...

hmm o zaman rezereve anlaşmasını yeniden gözden geçirdim ben 4 hakkımdan feragat ediyorum. 2 olsun efendim biri rezerve hakkından sizindir, diğeride benim dengesizi yola sokarsam onun olsun :)

1:51 ÖS  
Blogger polente said...

Homoseksüelim diyebilirsin, garantili olur! :)

2:36 ÖS  
Blogger patrick bateman said...

hatta bunu baskiya verip kartvizite ekleyip, t-shirt ile zenginleştirirsem o zaman tamamen etrafımdan çekilirler ;) evet evet evet!!!

2:57 ÖS  
Blogger eda kemal said...

hımmm iyi de azizim bu hareketiniz yeni hayranlar ve belki de yeni tacizlere davetiye çıkarmasın sakın? :P :o)

9:34 ÖÖ  
Blogger patrick bateman said...

bu da alinacak bir risk sonunda ne demisler high risk high return, ama yok eldekini tutamıyorum daha dört bir koldan tacizcilerle uğraşmak istemem ben. yok uzak olsunlar dişisi erkeği. Gidin gelmeyin!!!! :)

2:15 ÖS  
Blogger eda kemal said...

vallahi naçizane yorumum eldekini tutamıyor olman o eldekinin problemi daha çok. kendisinin tutulmaktan hazzetmeyen bir kişilik olması hasebiyle meydana gelen bir durum kanımca. :P

10:49 ÖÖ  

Yorum Gönder

<< Home